Friday, February 02, 2007

2.02.2007 - saat: 10.30

aşkm, soğukluk var biheryamacımda, kalıpkalıp dökülcem artık ..adam pis koca 60 yaşındaki adam gelmiş çalmış fırınımı, sabah erkenden.. hastalığım geçene kadar bekleseymiş bari, zaten küsmüştü resmen konuşmuyodu gönül hanım getireli fırını..neyse bende onlara aşure vermiycem bugün.annem yaptı tonlarca yanıma da verdi dağıtıyım diye burdaki döndürekli arkadaşlarıma, teyzelere götürürüm..seviyeli az mahçup heran sırtlanlaşabilen herbiri ana ama gerisini sorma olan hatunlara.. buraya uğramadılar 3 gündür, gönül hanımın tayinleri boşa gitti.. yandı külbastı..haklılar tabi onca senenin şımarıklığı, hamam gibi odalarına ayaklarına kadar çaycılarını bırakıpta buraya gelmek istemediler.. bilumum uyduruklara bürüdüler bahaneleri gittiler..sadece iş olunca gelcez dediler dün rastlantıyla sorunca, hahah sanki ben genelde boş duruyorum ve siz gelinde yardım edin üzereyim ..amann külahımın topcusu, pabucumun rockcısı neyse..sabah kulaklıkla bow wow wow dinliyorum bende - okadar seviyorumki, başka bişiy istemiyorum.. kafamın içinde bir o bir bu yana bağırıyolar..go wild in the country diye.. hertaraf beyaz durmadan kar yağıo..görsen aşkım çıt yok..cama dayanıp sabahın küsurunda bu şarkıyı kulaklıktan dinlemek bakın çok nefis oluyo demek isteklerim ve ağzımda gemle geliyorum bugünde buraya - saat daha çok erken geleli bitane levha afiş yaptım, sinoptaki beldeye..yakındır bi atom blogu alıp yaptıklarımı captionlıycam, bakarsın belki yada anarız sonra.. şimdi sana yazıyorum 1 saate yemek yerim.. sonra 2 olur yavaş yavaş 3 .. çıkmaya yakın bi çay daha koyarım..çeşmesuyuna şerbet dedim ya artık çay yada su da vermiyo adam bana, beni nerden buluyo bunlar anlamıyorum yahu, hele bukadar onlara ben iyi davranırken ederken..gönülhanımın işgüzarlığı işte onları benim önümde azarlaması yada bana daha önemverir gibi adamın fırınını alıp bana takması..babam diyo adamınki cok terbiyesizlik çocukluk.. senin ne suçun varmış..saygızlık resmen lakin böyle yerlerde istediği kadar saygızıslık yapmak hakkı muafmış memur kimselerin, atamazmış iş yeri kimi belli mecburi ihlaller olmaksızın, hani işe işte 3 kere habersiz gelmiycekte,yok bişi yürütcek burdan filan..istediği kadar tepene sıçsalar sen değil gönül hanıma dahi yapsalar öyle bi keyfi kaçırma insiyatifiylen atılamazlarmış işten, ..enteresan vallai.. neyse bana ne.
dün toplantı yapıldı bidaha 'sinop nereye koşuyo?' diye..işçiler var orda şimdi çalışıyolar duvarduvar.. anlattılar işte şu yan böyle bu da şöyle oldu diye, ben ve içmamari kişi bide gönülhanım dinledik.. benim gene tumturaklı sunumlarım sayesinde kaçırmadık ipi ve vekaleti..istediğimiz doğrultuda şenlendirdik binayı, oraya bu şuraya da şundan diye...
ankuvada bitane lazerle insan sureti kazıyan fotoğrafçı buldum.. - ohhh hapşurdum yarabbi - oraya işte madam küri, yok mistır radyasyon, feza gürsey filan fotoları götürüp 3 boyutlu büstümsü çıktılar alcaz.. sağasola serpmek için, onundışında pek bişiy kalmadı bizim yapcaamız artık mobilyalar - showcase leri denetlemek dışında, ben 15 tane bilgilenme afişi, 1 tane açılış koca afişi 4 tane çeşitli mevzuu afişleri ,bi reaktör broşürü ve gene aslının yarım bıraktığı 15 adet halkı bilgilendirme brşürü ve onların dosyası NI yaparak servet yumurtladım aslında, yani bunları bi ajansa yaptırsalar ajans köşeyi dönmüştü..ondan diyorm ya burdan ayrılıp burayla aram iyiyken ve ayrılıp ben homofis açıyorum demek istiyorum - biyandan bura bikaçda başka iş bulup enazından daha evcil bi hayat geçerken arasıra kendi isteklerimiz ve hoyratlığımızı yaşarız..ne diosun?
bişiy demiyosun tabi, gelince dersin belki,
ben, sen 'ne yaptın ' diye sorunca nası bişi diyemiyosam aşkım işte bunları yapmak dışında bişiy yapmadığımdan ve sana o artık heryanı sarmış 'gerçek benim benim gerçek bu artık!!!' diye haykıran o yeşil yerden açtığın 2 gıdım telefonda daha renkli daha müzikal eğlenceli bi hayat sunamadığım içinde bişey dememen benim suçum aslında.. bunun sıkıntısı kemirdi koydu beynimi valla osman, yani okadar beceriksizim ki bukonuda, kafam bunla meşgul oluyo her telefon sonrası, yani diyceklerim anlatcaklarım biriktirdiklerim yutamadıklarım..derken arıyosun mesela başlıyorum o cümleye..taa sabahtan kurduğum montajladığım haliyle sonra birden gevelemelerime batıp zaman geçiyo paniği burnumda cümleninse daha sadece başında ve en gereksiz başında unutuveriyorum ağzımı niye açtığımı ve kesiliyo konu kapanıyo yada ben devam etmeye çalışıyorum içimde bişeyi yarım bıraktım ama neyi acaba hissiyle :) mesela aşkından kilolar verdim romantikliği yaşatamıyorumda sana 'ben de 50 kilo olmuşum' diyip asıl diyceim hayati yeri unutuyorum, 'hasretlik' olmuşum halk arası hastalığına tutulmuşum da yesem bile artık kilo almazmışım aşkım diicekken-- nedense bi işte başka soğuma geliyo donma yada laf kalıyo genzimde - hohhh yapıyorum dışarıya havada asılı kalıyolar busefer.. sonra telefonu kapıyoruz işte, o an öyle bi gürültüyle düşüyolarki yere,,
sen anlat istiyorum sesini duymak ama biyandan bal çalmadan sana anlatmak yani uzatamayacağım için aklımda çekmeyi düşündüğüm videoları okumaya başladığım kitapları ya da uçuşan tüm fikirlerimi sallıyorum bi çırpıda geriye yaşamsal yada rutinsel döngü kalıyo.. bide bide aşkım bana öyle azcık dem vurunca kekelekekele bi hal oluyorm, nebiliim ki dedim ya aşkm öyle annene der gibi deme - kızma diye ilaç mevzuunda geçen aradığında, belki de anne gibi olan benim de o yüzden sen de öyle konuşuyosun, yani çocuğuyla konuşuyo gibi olan belki benmdir..
ohhf valla çocuk mocuk demem saldırırım aslında da kendi kendime de olmuyo öyle ateşleyemiorum ortalığı, senin orda başka bişeyler yaşadığını biliyorum yani özlemek koklamak istemek yada konuşmak istemek yok aklında - günün herdakkasına başka programlanmaların var, yatıp kalktığın yer çişini yaptığın yer başka başka - çatalkaşık sesleri içinde önündeki miktarı belli yemeğin.. sigaranı içebileceğin an var - an var.. an lar işte geçip gidiyo, ordan hatıraların oluyo seninde bitanem, ama ben de burda böyle duruyorum, tabiki çok heyecanlı sayılmam ama mutluyum genede çok, bikere güzellikler var etrafımda ve hatırımda.. gece sana bakıyorum - fonundan ayrılan portrene - üzerime geliyo gibi, odamın yeşilinde tv nin de ışığı kısıkken.. sadece senin vücudun kalıyo o kahve sarı tonlu koyu fon baya bilinçli bişekilde geriye gidiyo, 3 boyutlu oluyosun, hele yüzün iyice, kirli hatların, gölgelerin.. dokunsam ısıncak gibi oluyorum.. bakabaka uyuyorum, aradığında bu hissettiğim sıkışıklıklar filan olmuyo aklımda, diyceğim şeyleri düşünmüyorum hiç, zaten ne düşüniyimki, bişiy konuşmak değil sadece sesini duymak istiyo oluyorum - yumuşak sesini, seven sesini..zarzorda olsa herşeyin bitip gideceğini bilen sesini, bana kavuşmak için can atan sesini, biyerdeki sana aşık biriyle konuşan sesini, bana aşık sesini..osman özlüyorm işte, özürdilerm güzel güzl konuşamıyorm diye, cıbırvıcık hoş tutamıyorum - tasarım yapamıyorum öyle karalama defteriyim işte.. sev ama nolur beni, oralarda da sev nolur bitenm, ..koşakoşa gel bitince ora,.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home