Wednesday, January 24, 2007

24.01.2006 - saat: 11.42

canm. izmir 18 - ankara 12 derece bugün..heryan güneş, arabayla geldim ben de.. radyo odtüde hersabah 'modern sabahlar' diye bi program varya, ege ve oktay diye 2 tip onlara güle güle, komik baya. dün gönül hanım baya bi değişiklik yaptı bu odada, hasta olduğumu gözlerimin altının artık soğuktan morardığını görünce, içerde fuzuliden tırışka bi çay odası var bize gönderilen 2 sobadan birini arif usta o odaya koymuştu, diğerini de kendi salonlarına almışlardı zaten.. kadın gelzaman gitzaman bunu dün benim o halimi görünce farketti, kızdı azcık onlara, o çay odası gereksiz dedi önce yaşam alanlarını bi ısıtalım, sıvadı kolları engin fizikçi edasıyla ben seni ısıtmasını bilirim diye odanın altınıüstüne getirdi. bildiğin dekorasyon yaptı, çok komik..yani sadece çay ocağındaki fırını bana getirmekle kalmadı fırınların duracakları açıları hangi duvarlara yaslanacaklarını ve dahi benim masamın konumu sandalyemin fayansla ilişkisi filan derken oda ısındı cidden, ben babamın aldığı ve eskiden aslıdan kalma fırını dibime sokuyodum ısınmak için, ve bi terleyip bi donuyodum - sırtım su gibi olurken ayaklarım hala üşüyodu filan.. şimdi uzağımda fırınlar - odanın mutelif yerlerini biraz uzatmalı dolaylarla beni ısıtıyolar.. neyse midem bulanıyo öte yandan, 1000 miligram çaktım sabah paracetamol, amerikanca bi ilaç 12 yaşından büyük çocuklara günde 4 saat arayla 1000 miligram diyodu, yada ben öyle anladım, hesaplıyorumda baya fazla yapıyo, muhtemelen yanlış anladım.
belki geçer hastalık kendiliğinden diye bekledim, geçmiyo.. antibiyotik gene şart oldu.
geçmiş olsun dedin sen - geçmedi, öpsen geçermiydi, limon sıksan?
kuru kuru sevgi, kase kase saç oldum, içimde bi gıdım sıfıra sıfır enerji, gene akordum bozuldu, hastalık malum..
hırant dink aşşa hırant dink yukarı, daha konuşulmamış bi yığın şey var kanımca, bugün çıksa başka biri aynı şeyleri dese aynı kefeye konar, aynı topa dizilir gırtlağından, e be ne menem yürüyüştür bitmedi, bi durun başka şeyler hallolmadı ki.. adamcağız cidden kurban gitti, kim vurduya yada bok yoluna niyazi .. çok üzüldüm, hiç şaşmadım.. dokuz köyden kovuldum - perihan madenin şu yazısını okudum - sevdim..
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=210592..
du bu cümlelerimi kurşun askere de koyayım, hande çok manalı enstantaneler yakalamış blogumuza, bende aşşa kalmayayım, sosyal vecibelerim kımaşsın efem,

aşkım herşeyim, hadi dön bee artık yettimi yetmedimi, gına getirten otu 2 tutam hatmi böreği nolur yaptım ben büyüleri sen dön aşkım ben seni adam ederim, evire çevire hadi..
valla uslanmaz haldeyim, kah problem üstü kah pilav..genede elim fikrim o işte, anladın sen onu.. gel bi buramburam seveyim. afişlere vurdu halim, kadında şaştı dün 'seni buraya kapamamız yaramış' dedi, 1 afiş istiyolar duramıyorum 6 afiş yapıyorum 3 de şirketten diyip yeni fikirler ekleyip bide o fikirlere faiziyle eşantüyon broşürler ..kafama göre yani yapıyorum da yapıyorum.. bunlar beni atmadan ben burdan ayrılmam valla daha paramı yatırmadılar ama ne yapsam da bayıldılar, bağıran çağıran yok, herşey sütliman.. gel sen belki sanada ben burda iş bulcam, yeni bi bilgisayar istedim, v,deo montaj için..bizim evdeki pc gibi - sadece video..belki grafiğin taşan yükleri, yani gerekcek zaten buraya adam.. du bakalım ben hazırlıyım zemini, kurayım hayalleri gelir gerisi..
aşkım lolipopum, çıkıyorum şimdilik - akşam üstü çıkmadan vakit olunca yada bidaha yazarım,
seni çok seviyorum.

0 Comments:

Post a Comment

<< Home