sütlü kahve, pudra, ben ve aklımdan kaçan tenyalar

Saturday, December 30, 2006

30.12.2006 - saat : 11.55

canım güzeller güzelim, ohki konuştuk 1 saat tam tamına tamtamanına erdirsin allaaam yarappi, oh! doyamamki öpmeye öper gibi her halim yalayıp yutmaya koklamaya seni, çoook özledim, çok. hemen çıkıyorum şimdik davulu aman gitarı almaya, tekirdağda bi imkan yaratıp yazabilirmiyim bilmiyorum, dayımda da yok ama kamille net kafeye filan gideriz belki, dönüş yolunda eve gidicez son kez sarıyere , kalan malları toplamaya.. kedilere mama alıp bırakıcam cihangire, öper okşarım heryanı.. tutup tutup damağımdan kayanları..

seni bekleyerek severek geçse ömrüm yeter bana derim, bize heryan cennet, hertaraf hatıra ...tek tek tek duamdı dün gece baka baka resmine allaam nolur dedim sağsalim dönsün, sağsalim uzun yıllar yanımda olsun, mutlu olsun benimle olsun..allam nolur başımdan eksik olmasın.
çıkıyorum bitanem hemen, dönüş uçak biletimi de almam lazım..akşamüstü belki gene duyarım sesini 250 kontor filan alcam tekirdağa gitmeden, ordan çaldırırsan aramam başka türlü mümkün olmaz..tekirdağ boku olmasaydı yanındaydım şimdi hem tatil gibiymiş 4 gün herdakka ziyaret ederdim, annem de demişti, kamilede b,ize değişiklik olur gitsek diye ama bayramda dedeme gitmemek olmaz diye buna bile söyleniyolar kaçgündür, arifeden gelmiyosunuz filan diye, yemin töreni de kamilin dönüşüne denk geldi diye gelemiyolar, ama herbiri ayrı ayrı selam yollayıp soruyo aşkım seni..4 gözle bekliyo hayat bizi :) öpüyorum bucak bucak ..göbeğindeliğinheryanından..

Wednesday, December 27, 2006

27.12.2006 - saat: 22.26

güzeller güzelim girmişte internetlere blogumuzu okumuş, canım güzelim bu sadece senin okuyacağın vaktin olurda 2 satır yazmakta içinden gelirse yazacağın blog, buna yazabilmek istersen şayet, sign in den username: progressiveninni password: progressiveninni yazıyosun sonra new post deyip ekliyosun yazını... aklında bulunsun belki içinden gelir diye, bide diğer fıtığrafları koyduğum bir blog vardıki, onu 5kişilik umuma açtım, yani username ve passwordlerini özdemir hande ve öndere de verdim ..dilerlerse yazsınlar diye, dilek onlardan geldi zaten, yani bu fotoğraflı blogun ortak olması hususunda onlar taleple geldi, ben yoksa bunuda sadece benim aksesimde bir yazı tahtası olarak düşünmüştüm.. neyse onuda koyuyorum ki buraya bidaha nete girme şansın olursa bakasın, yeni odamı göresin.. oraya eğer diğerleride bişey yazarsa, yazcaklarını söylediler, okursun - onunda username i : diskobeb@hotmail.com passwordü: rockforever
blog : http://beingherebeingthere.blogspot.com/
bunları çarşıda filan sıkılırsan diye dolduruyodum ben hep, girer okursun diye..şimdiden girebilmene sevindim çok, hemde utandım, daha güzel şeyler okumayı isteyeceğin bişeyler bıraksaydım keşke diye... canım güzel aşkıma yolladığım mektuba mesela joyce un bi şiirini koydum, inşallah sorun çıkarmazlar - kenara ayırıp..
hazırlıklarımı yapıp, yatıcam bitanecik aşkım, yarın bakalım neler olacak.. sana da dedim herşeyi büzemedim ağzımı merak etmezsin işallah beni, ..seni çok seviyorum.
- bugün gitarın siparişini verdim..

27.12.2006 - saat: 14.02

bitanem, işteyim..kimsenin gelmeyeceğini bile bile yada şimdiye kadar gelmemiş olsada hızlıhızlı ve düşünmeden yazıyorum, kapım oda ısınsın diye devamlı kapalı..mavi fayanstan bi odada baya tek başımayım, çok dul hisler içerisinde.. yalnızım yani bütün gün, acil bir iş çıkarda gönül hanım uğrarsa başka.. genelde zaten burası soğuk diye beni kendi odasına çağırıyor konuşmak için, kadının bayağı tipi değişmiş, huzursuz büyük bi kadın olmuş, etrafa övgülerde bulunması gereken arkasını dönerdönmez lafını koyan, herşeyi düşünmesi gerektiği için devamlı söylenen ama aslında işleri hep başkalarına yaptıran, genede teşekkür ve onur belgeleriyle göğsü dolup taşan..bi kadıncağız, bu hengamemsi günleri içerisinde ben ve bana söylenecekler, benim ondan biran evvel duymayı beklediklerim unutulup gidiyor çoğu zaman ve maalesef son dakika hızır elli sinem yetiştirir diyerek kendisi servisi yakalamak üzereyken haykırılıyor, sonra ben yapıyorum yapabildiğimce.. deliye dönmüş vaziyette.. aylar öncesinden belli olan şeyler bana son dakika gönül rızamı değil hani müsait olduğumu sormak için bile danışılmadan emirlere sarmalanıp tatlı dilli yılanlarca enjekte ediliyor, sana şuanki sinirimi, ki bunları okuyup okumayacağından da emin değilim, nasıl anlatabilirim bilmiyorum.. yarın sinopa gidiyorum, dün gece kamil geldi ve ben sinopa cidden hiç uğruna gidiyorum, 10 ocakta çok mühim bir açılış varmış nükleer enerji hödösü.. ve ben o kocaman merkezi, donatacak kadar afiş ve broşür ve harita ve video filan hazıredecekmişim..bugün ayın 27si.. 2 gün sonra bayram geriye kaldı perşembe - cuma yani bayram dönüşü olan 2 gün ve sonraki haftanın çarşambası açılış... kadın bayram tatilini uzatmış kendince - arkadaşının kızı evleniyomuş, perşembe cuma da yok yani..benim yaptıklarımı göremeyecek olması o günleri yaşamadığımız anlamına gelebilir..çünkü yapılan herşey bi milyar kere değişiyor, o bakıyor bu seviyor diğeri sevmiyor.. demek oluyoki ben açılışa kadar haftasonu dahil geceleyeceğim, yani kamille vakit geçiremeyeceğim..yani .. hatta bana ısrar ederse ben 11 ocakta izmir otobüsüne binmem gerekirken 10 ocakta sinopta olabilirim..bunun olamayacağını osmanın yemin töreni var diyerek belirttim ' aaaa osman diyince akan sular durur tamam ona gelme ama nolur kardeşini bahane edip yarında gelmemezlik yapma 'dedi.. çünkü ilk başta yarınki seyahat içinde yüzümü asmıştım, kardeşim geldi amerikadan ve 1 hafta kalcak filan dedim, özledim dedim, onunla vakit geçirmek istiyorum dedim.. olmadı kadın boş duvarlara bakayım diye ve sırf işgüzarlıktan beni götürüyor oraya, efendim nereye ne asalım diye karar vercekmişiz.. aşşalık insanlar, aşşalık işler.. boş tamamen bomboş bir gidiş.. hasta hasta bi geceliğine 7 saat arabayla git-gel ..sonra ertesi gün 8 saat tekirdağa yollan..hadi bakalım neymiş şurda 3 kuruş - neymiş şurda 3 gün kamille vakit geçircem, gönlümü ferahlatcam... ağlamıycam..
bitanem, ararsın inşallah bugün, normalde 2günde bir arıyosun ama yarın aradığında arabada olabilirim, ve rahat konuşamayabilirim..
raif amca aradı senle konuşmuş sesin filan iyiymiş.. moralide iyi gibi dedi.. parayı daha yeni yatıracak inşallah eksik kalmamıştır orda bişeylerin..seni çok seviyorum,
sabır.

Monday, December 25, 2006

25.12.2006 - saat: 22.03

yalnış şeyler yapmak yetenekle ilintili değildir dedi arthur, arthur'un bu kadar ciddi oluşundan hoşlanan bir kadın var, abyl. istediği kadar patavatsız davranmasını söyleyip duruyor, yarın sabah 10da beraber ata binecekler.. sanırım sonrada kadın arthuru yemeğe davet edecek, ve işi pişirecek..
odamda çıkan 5 kanaldan birinde evde geçirdiğim 3 saatten sonuncusuna denk gelen bir film provası, pudrayla oynamak yoruyo bazen, yalandan olduğu çok aşikar..yani nereye kadar kovalayabiliriz birbirimizi, küçük oda - benim odam , benim odam - küçük oda..
rüyamda derin okyanuslar gördüm bitanem, sen vardın soyunuk.. bide muhteşem hayvanlar vardı, daha önce hiç görmediğim, deniz hayvanı gibi ama tüyleri vardı, iri köpekle at arası hayvanlardı.. renkler koyuydu rüyamda, koyu maviler bordolar yeşiller vardı.. çok huzurlu ve ağır bir rüyaydı.. sabah ki kadar hatırlamıyorum.
işe gittim, işten geldim..gene soğuk yerde oturdum, ve sıcak yerde oturma ihtimalimin gitgide azaldığını farkettim, ocak ayı bütçesi ile kat kaloriferi teklifi vereceklermiş.. seneye kışa ısınır heralde.. bugün birdiğer farkettiğim şey, alt katta oturan aynı serviste olduğumuz komşu kadının annemler hakkında yeterli araştırmayı yapmış olarak bana tavır almasıydı, ilk beraber gittiğimiz günkü samimiyeti, sıcaklığı ah artık beraber gider geliriz demelerinden eser yok, küsmüş adeta bana, sayra teyzelere sormuştur, onların dünürü oluyomuş kadın ortaya çıktıki..ve babamın hayırlı olsun davetini geri çeviren kadınmış.. tabi kadın bunu bilmiyordu beni ilk gördüğünde yani benim o adamın ve o kadının kızı olduğumu bilmiyordu, sen kaçıncı kattasın aa hiç görmedim filan deyip geçmişti.. herneyse mülteci olduğumuzu öğrenmiş ve gönül hanıma da söylemişki büsbütün değişti 2side bana..zerre kadar sikimde.
param biriksin, prince'i mi kulağıma takar müstehcen kahkahalarla kaybolurum ortadan,..

darling nikki,
özlemini tarif edemem, ensenin fotoğraflarına bakıyorum fotoğraflarında ensene özellikle, kokun en çok ordan yayılıyo etrafa, kulaklarının arkası ve ensen.. son 1-2 ay boyunca özellikle öptüğüm, her öperken annemin 'enseden öpmek ayrılık getirir' lafını hatırlaya hatırlaya öptüğüm, hiçe saya saya, hiçe saymayı seve seve, sevdiğim bişeyin daha sonra bana acı vereceğini tahmin ede ede, tahmin ettiğim şeyin gerçek olacağını bile bile, korka korka, doyamadan öptüğüm - hergün sayısız kere öptüğüm ensen..
fotoğraflarına bakıyorum.
15 gün sonra kardan yollar tıkanmasın diye - fotoğraflarına bakıyorum,
seni çok seviyorum.
yarın kamil geliyor.

Sunday, December 24, 2006

24.12.2006 - saat: 13.39

bitanem, konuştuk 10 dakika sabah, hastasın çok hala, sesin filan daha kötü olmuş.. revir kapalıymış pazar diye, sende pişamalı kalıp tüm gün yatacakmışsın..diğer ihtimalde üniforma giyip tümgün dışarda soğukta dikilmekmiş.. allahım nasıl travmalar bunlar neden niye yaşatıyolar bunları insanlara niye bukadar pasif bırakıyolar neyi öğretiyolar ben anlayamıyorum canım aşkım hiç uzun süre düşünmemeye çalışıyorum ben , kolaya kaçıyorum belki ama bi mana bulmaya yada neyi nasıl hissedebiliyor olacağına dair bişeyleri çok düşündükçe delircek gibi oluyorum, donup kalıyorum bende olduğum yerde, neye nasıl tepkiler veriyosundur mesela en çok merak ettiğim ,yani böyle birşeyi beraber yaşasaydık senle senin yanında olsaydım seni gözlemleyebilseydim keşke.. hiçbir şey hissetme sende osman, şimdiye kadar yaşadıklarını unut orda doğmuşsun gibi davran, bana annem hayretler içinde nekadar metanetlisin diyip duruyor, hiç bukadar güçlü, olacağını sanmazdım diyor, bende kendime şaşıyorum aslında, tam olarak robot gibiyim ne bekleniyorsa onu yapıyorum, tökezleyene kadar böyle devam edicem - beta olmuşum hastalık hani çocuk hastalığı.. o geçecek sonra bidaha olucamk belki bişeyler olcak vücudumda yorgunluktan ama durmıycam hiç hatıralarda dolanmıycam çok, blog hazırlıyorum resimlere bakıyorum tabiki - evimizin resimlerine ama orası bitti - o ev kapandı burası var şimdilik diye yaşamaya çalışıyorum, pudra da çok sıkıntılı devamlı ağlıyo, devamlı... bende özlemiyomuyum çooook özlüyorum senin o en rahat pozisyon diyerek kafanı göğsüme koyup yatmaya devam ettiğin uyuduğun bordo gölgeli zamanları, televizyonu - ayaklarımla çarşafın soğuk yerini arayıp bulmaktan başka derdimin olmadığı zamanları, seni uyandırmayı - seninle uyanmayı seninle uyumayı, sensiz uyumayı herbirini hepsini ağzıma almaktan çekinerek özlüyorum..uzatmak istemiyorum ki kalkıp oraya gidip yerlere yatmayayım - deliripde yataklara düşsem değişmeyecek hiçbişey, buara sadece onnarı dondurmam lazım hatırlama işini de bisüre sonra daha sağlıklı yapabilirim, şimdi hep burad doğmuşum kadar rüyasını anımsar kadar geçiriyorum aklımdan o evi.. sen varsın sadece aklımda yaşadığımız hergüzel an hergüzel ev bizim diyip susuyorum... gelmeni bekliyorum, gelmeni bekliyorum, gelmene sayıyorum günleri..seni bir insanın bir insanı sevebileceğinden çok daha fazla çok daha başka seviyorum..
güzel güzel uyuyosundur inşallah şimdi, dinlenceksin ancak birgüncük, ilaç içmeden geçmeyecek, yarın revire gidebilsen keşke - biyolunu bulup ayırabilsen kendini istırahate.. yerleşip kalmasa ciğerlerine uzun zaman çekersin sonra bitanem o soğukta hemen bi antibiyotik yazdırabilsen kendine..yarın arasanda desem bunları bidaha, canım güzelim.. dua etcem işte okadar..

Friday, December 22, 2006

22.12.2006 - saat: 21.55

çok zor dedin herkes yapamaz dedin, çok sıkılıyorum zaman geçmiyor dedin, herkes benden daha güçlü dedin, keşke gelmeseymişim aklı olan gelmezmiş dedin, sonra yapmak daha zor olacaktı ama dedin, herifin teki bağırta bağırta 2 günde gençliğe hitabe mi ne bi marş öğretmiş, tüm gün 18 kere aynı şeyi yapmaktan zaman bitürlü geçmiyo gibi geliyomuş,..12sinde çarşıya çıkılıyomuş,....
osman, geleceksen 12sinde gel dedin ya bitanem ben yarın niye atlayıp gelmiyorum nasıl duruyorum niye duruyorum burda, hastayım ateşliyim diye desen sende hastasın ateşlisin.. aşkım nasıl muhtaçsındır nasıl ihtiyacın vardır şimdi birilerine, hasta hasta oralarda kaldın tekbaşına, yarın atlasam gelsem pazar görsem seni yarın akşam kalsam biyerde babamdan bişekilde izin alamam hastasın der bırakmaz, ben böyle bişey görmedim dedi babam da boğazım daha önce hiç böyle olmadı osman, sen gittiğinden beri hergün deli gibi sigara içiyorum ya o azdırdı, yada 3gün o buz gibi odada sabahtan akşama durmaktan oldu, tükürüğümü yutarken gözümden yaş geliyo, ışıkla baktılar bende gördüm tüm boğazım irili ufaklı kist gibi topcuklar bombelerle dolu kırmızı beyaz pütür pütür - babam demin nöbetçi eczane aramaya çıktı bissürü ilaç almış geldi, şimdi yarın izmire gitcem desem basıp gelsem izin mizin hakgetire diyip, baya zor olur dönüş param bile yok maaşı alana kadar baba parası nevar ne yoksa, 12 sine kadar sabretmek istemiyorum hatta oranın önünde yatıp kalkmak istiyorum, bitanem aşkım çok özlüyorum özlediğimi desemmi demesemmi bilemiyorum, telefonda sesin kötüydü çok, mana çıkarmıyorum hiç ama ben mi sıkıyorum yalnışmı konuşuyorum diye hep düşünüyorum kapayınca, uff tamam heralde iyi ya hadi kapadım filan diye sinirli sinirli kapıyosun, ya da konuşuyosun, uzattığım içinse o kadar kısa ve yetersiz geliyoki bana o konuşmamız bile, bilemiyorum tabi ordaki sırayı ortamı filan.. 2 saniye daha sesini duymak istiyorum sadece, ne dersen de, sesini ev telefonundan gittiğinden beri bukadar ilk defa yakından duymak istiyorum, uykundan yatağından kaldırdım diye kızdıysan da haklısın onunda nasıl bişey olduğunu bilmiyorum belki ama bende burda osman deliksiz uyku daha uyumadım, sıkıntısız, tersiz, ..
herdakikamız inan aslında aynı ızdırapla geçiyor, sen onu gerçek gerçek yaşıyorsun bense senin yaşadığın artı benim senle yaşayamadığım bişeylerin ızdırabını yaşıyorum, sensizliği ve biokadar senin orda bensizliğini - kimsesizliğini ..devamlı canlandırmaya çalışıyorum neleri nasıl yapıyor olduğunu, devamlı fotoğraflarına bakıyorum, devamlı gözlerim yaşarıyor,hergece kokuna sarılıp kocaman nerdeyse birebir boyutta diye saçma bi avuntuya sığınarak uzun uzun portrene bakıyorum, her sabah aynı şeyi yapıyorum..evden çıkıyorum, telefon konuşmalarının 5 dakikadan sonra otomatik olarak kesildiği öğlen yemeğinde tek başına soğuk pilav ve 2 köfte yediğim iş yerime gidiyorum, tüm gün kimseyle tek kelimeyle anlaşamayarak çıkıyorum, eve geliyorum..telefon çalma ihtimalleriyle akşamı ediyorum, pudraya üzülüyorum bide..
yani bitanem bunları anlatıyorum, sesini duymaya çok ihtiyacım var diye, duyup kendimi rahatlatmak için değil seni merak ediyorum da merakımı gidermek istiyorum değil, sesin sadece boşboş şarkı söylesende bana sesin lazım, ilaç gibi nolur aşkım, sabredivercez geçcek demek için sana sen de bana yardım et, ne diyceğimi bilemiyorum osman, kolay olmuyo bana da hiç bitanem, üzmiyim hiç nolur oralarda kızdırmıyım seni - bi çarşı iznine çıkta okuyuver bunları, nolursun.. çok zormuş osman bana da
..

22.12.2006 - saat: 11.12

bitanem 9.50 de aramışsın napıyodum nerdeydim de duymadım, devamlı telefona bakıp dururken çalmazken çaldı sanırken nasıl duymadım nasıl kaçırdım, tuvalete gittim biara ozaman mı aradın canım bitanem, içerdeydim sonra çıktı alırken ama ordanda duyuluyo telefon, demin baktım bi telefona öylesine alışkanlıktan resmine bakıyım diye bi cevapsız gördüm 'bune allahım nolur osman olmasın' dedim bi bastım askerim2 yazıyo bitanem başladım ağlamaya, nasıl kaçırdım, canım benim aramış dün öyle dedim diye, konuşamadım anlatamadım diye canım benim hastayım dedim diye sabah hemencecik ilk fırsatta aramış da ben açmamışım...hemen koştum askerim 2 diye kayıtlı ankersörlünün telefonunu çevirdim , açan yok - diğerlerinide denedim açılmadı,,aranız vardı heralde bitti - ah osman bebeğim bitanem çok mutsuz oldum, çaldırıp çaldırıp ben açmayınca dönüp gidişini düşündüm sırayı kaybedişini, yerine dönüşünü.. beni düşünüşünü..canım aşkım neara aradın yaa, hep yanımdaydı telefon, bikaç salise uzaklaştığımdada kapılar açıktı hep duyayım diye afişleri kesiyodum biara içerde maket masasında .. bide her ilerlediğim gittiğim yere götüremiyorum bu matbaa katında, her köşesinde çekmiyo o yüzden cebimden çıkarıp makul uzaklığa bırakıp devam ediyorum bazen.. şimdi bugün böyle bittimi - sesini duysaydım aşkım nolur biimkan yaratsalar bi boşluk anlatamam neçok özledim , n ekadar ihtiyacım var sana, ..gönül hanım gelcek şimdi kapıyorum hemen - gidip yüzümü silcem

Thursday, December 21, 2006

21.12.2006 - saat: 10.24

dün sesini duyamadan geçti, gece 12.30a kadar burdaydım zaten, sana çaktırmadan gene hasta olduğumu. ateş pir telaş ordan bu yana koştum durdum bütün gün, aslında 3 gündür kıçı kırık bi broşür ve afiş için koşturuluyor, sana anlatamam ne tefferuatlar dönüyor, neler neler.. yok efendim logolar milim derecede eşit olmalıymış ankara üniversitesi ve taek arasında senelerdir süren bi binanın kavgası varmışda o neticelenerek arazi üniversiteye bina taeke verilmiş - şimdi danışıklı dövüşerek orda eğitim radyasyonları ve ders bilimleri işletilecek - halkımızın refahı saadeti ve birliği doğrultusunda uluslararası atom otoritelerince bi bayrak altında işbirliği yapmak yapabilmek adına toplanılacakmış - peh!! bende bunun afiş, broşür vesairelerini bu ehhemmiyetli açılışa yetişecek denli hazırlamaya çalıştım..keza işe girdiğim gün bitmişti herşey, yok onun fotosu bunun gücenmesi şunun son teknolojisi derken seksen yerinden fotolar değişti son dakikaya kadar ...sıcak bi oda vermişlerdi bana kallavi binada, ısınayım diye, ilk gün dediğim gibi sana söylencek bişi değildi ya bayaa şifayı kapmıştım, sora dün çıktı alamayınca ben o oturduğum odadan bu binadaki zerox yardımıyla anlaşıldıki güvenlik duvarı var ve gerisingeriye senin gördüğün buz taraçası yere taşındım, şimdi bi elimde kekik suyu diğerinde adaçayı cebimde pastil, yedekte boğaz spreyi ile bekliyorum..akşam olsun sesin duyulsun, ben hatırlayayım yaşadığımı..
rüyamda öyle sıkı sarıldımki sana, daracık biyerde belki biranzanın tepesinde - evire çevire sarıldım, kokunu çektim içime..
uyurken hasta oldumdan burnum tıkandı diye üzülmüştüm, kırmızı tşörtün kokusunu alamayınca, kıyak çekti misal alemi bana..
seni çok özledim.

Tuesday, December 19, 2006

19.12.2006 - saat 23.04

yatağımda yazıyorum, yatağa laptopu yayarak yazmaya yada nette gezmeye özenmiştim hep sarıyer'de.. odaya sadece film izlemek için taşıyoduk ya, şimdi yeni bağladı babam 14 metre eternet çekti kamilin odasından tepelerden filan geçirdi, daha bantlarla duruyo yarın silikonlıycaz..şimdi sadece yatmadan yazmak istedim, 2 satırda olsa - sesini duydum sabah ya nekadar sevindim demek için..aylar olmuş da özlemiş gibiyim, sanki 2-3 ay enaz geçmiş - gelivercen ben yada dönüvercem gibi evimize, daha tam farkında değilim..sabah oluyo çok hızlı - bazen zor, akşam daha öabuk oluyo, eve geliyorum bi pudranın bi annemlerin yanına gidiyorum, onlarla vakit geçircem derken elimde telefonum sıza kalıyorum.. içimden hala bişiy yapmak gelmiyor, işdeki verimi alamıyorum evden, yada kendimden, iş yerinde hızlı ve daha istekli daha robot gibiyim şimdilik.. de evde yere düşen şeyi alcak mecalim olmuyo, yorgunluktan değil sensizlikten.. müzik dinlemek, bişeylerden hoşlanmak çaresizce geliyor, fazladan -
şimdi yatıyorum yarın daha erken ve masama kurularak yazıcam, burası çok yumuşak - saat 12 ye geliyor..sabahları aşkım senden 2 saat sonra kalkıyorum 7de 8'e 5 kala servis geliyor.. 8.30da iş başı. geceleride dediğim gibi 11 gibi gözlerim kapanıyor, 2 gündür belki alışınca daha uzun otururum. seni çok özledim, herşeyini, senle konuşmayı sarılmayı koklamayı... bugün 8. gün aşkım, bitcek gitcek saya saya..
hiç uykundan hani delinir de açarsın ya gözlerini uyandığın oluyomu acaba, etrafına bakındığın sıkıldığın kendikendine neler geçiriyosunda bana söyleyemiyosun acaba, şuan uyuyosundur mışıl mışıl.. tek kişilik yatağında, üzerinde başkası - yazıları yazmışsın defterine..canım benim, güzelim yatağına yatmışsında vakit geçirmişsin ...ah güzelim aşkım dua edicem sana devamlı kolaycacık geçir o dakikaları diye, seni çok seviyorum.

Sunday, December 17, 2006

17.12.2006 - saat 12.55

bitanem, dün bütün gün evle uğraştım, odayla yani.. akşam saat 6 da bitti - sonra yemek, ve telefon bekleme seansı. herşey çok zor geliyo osman, yemek yemek, su içmek, uyumak, uyanmak.. annemlerle iyi olmak kötü olmak.. gazete okumak.. kahvaltıyı hazırlıyo babam 3 tabak koyarak yardım ediyorum anca, sucuklu yumurta yapalım diyo, boşver diyip gidiyorum.. normalde ben hazırlardım hani süpriz bide.. yaşama sevincim yok gibi, özüm kurumuş gibi, iş yerinde mesela hani bi çentikte benden olsun diyemiycek gibiyim denileni ıkına sıkıla yapacak kadarım ancak hayatta.. konuşasım yok kimseyle, görüşesim yok.. daha 5 gün oldu yada 5 gün oldu bile.. hiçmi hiç farketmiyo, yoksun işte bitanem, iyi olduğunu düşünüyorum devamlı, arayamadığın için dün üzülmüşsündür belki diye üzülüyorum sonra - yani daha güncellenemedim anlıycağın, sıvılarım katılarım daha yerleşemedi.. herşeyden ve çoğunlukla insanlardan nefret ediyorum.. pudrayı seviyorum, ona da üzülüyorum.
kokuna sarılıyım geçsin günler - ben uykudayken, nolur iyi ol herşeyim bitanecik aşkım, daha internet yok odamda, 2 dakikada bir yazamıyorum o yüzden..yarın bakalım iş yerinde fırsat bulabilecekmiyim..
hadi bakalım. bugün ararsın inşallah..

Friday, December 15, 2006

15.12.2006 - saat 20.55

bitanem, ohh! aradın yarabbimebinlerceşükürki şimdi oh!! sesini duydum, ankaraya yeni geldik - oda dandini..heryer koli heryer bavul, torba.. ve bin yığın sensizlik.. seninle geçen dünyanın en muhteşem günleri zamanları duruyor vede hepsinin üzerinde.. boş hatırasız duvarlara asılmak üzere.. fazla fazla getirmişim hesaplayamadan bi evi bi odaya sığar sanmışım..geri kolilere koyup özdoğaya götürcem..hiç fazla eşya süs püs koymıycam buraya, asker odası yapcam kendime.. duvarlarımda hatta boş kalcak - 2-3 tane renk serpsem kafi..vakit geçirmelik göz boyamalık..sonra aşkım gelcek, kendi cennetimize yerleşcez hemen. annem yannız öğrenmişki temmuza kadar doluymuş evlendirme memurları, yani hemen randevu almak lazımmış ne saçma dimi, ve şahsen başvuruluyomuş. hani evlenmek isteyip evlenemeyebiliriz bir saçma ihtimal..pudra şaşkına döndü, evi hatırlamış gibi davransada, olmadık yerlere kıçını deviriyor, duruyo boş boş bakıyo yüzüme..3 odanın kapısını açtık şimdilik ona, azcık dolansın diye. canım benim aşkım herşeyim bugün sesin okadar iyi geldiki okadar canlı gür çıktıki, ya sıra var diye aceleden ya da gerşekten dediğin gibi alıştın, hemen dalıyorum uykuya dedin, sabah 5lerde kalkıp gece 10 da uyyomuşsun..biricik aşkım benim20 kontorun gittiğine göre her konuşmamızda yakında biter 3 kartın..işallah içerde satılıyodur, daha cep telefonunu kullanamam dedin.. ben ne anlatacağımı kendimle alakalı neden bahsedeceğimi bilemedim, ev zar yol zor derken işte gene kapandı.. ama öyle bi güç aldımki, keşke sen değil ben sana verebilsem biraz..
bitanem artık yemin ederim senin için iyi olcam aradığında hep seni düşünüyorum deliriyorum geberiyorum demiycem, özlediğimi sende biliyosundur ama ben ondan başka bişey diyemez oluyorum, sonra başlıyorum ağlamaya zaten..
sen alışmışsın işte daha da kolay geçicek bundan sonra bende işe başlarım, hem ankara aklımı dağıttı gerçekten.. güzelim evimiz hatıralarda kaldı..her köşesi ayrı kıymetli.
seni canımdan çok herşeyden çok seviyorum aşkım.

Thursday, December 14, 2006

14.12.2006 - saat 23.00

kapattım güya adsl ve telefonları geldim baktım çalışıyo hala, heralde yarın kesilcek..telefonun çalmasını beklemek insanın başını döndürüyo bisüre sonra, saat 11 oldu, aramıycan galiba artık. keşke bugünde duysaydım da içim rahatlasaydı, dünkü konuşmamızın üzerine.. sesini duyamadım, bencil bencil kendi dertlerimi anlattım, uykunu soramadım, paranı soramadım, kontorün mü bitti acaba, dedin de bişey ben mi duyamadım..dün çok kötü oldu bitanem..dışarı çıkmıycam artık çıkmak istemiycem.. babam içerde maç seyrediyo, ararsan da rahat konuşamazsam gene diye biyandan kıpırdanıyorum, müzik açıyorum balkonu açıyorum hatta fırlayıp çıkarım sokağa diye paltomu elimde tutuyorum.. burası soğudu bayağı..orda dışardasın sen belki hala, belki telefon kuyruğunda arıyorum sen aradığında çıkan numaraları meşgul çalıyor.. bi saatten sonra zorla hadi yatağa dediklerine göre arayamazsın heralde artık, dün 10.30 da aradın gerçi - ah be bitanem, çok özlüyorum..nasıl geçircez 5 ayı - nasıl durcaz böyle..

1 GÜNLÜK İNTERNET KESİNTİSİ

14.12.2006 - saat 14.06

bitanem çıkıyorm, telefonu kapattırmaya,
slovenyadaki serginin sayfasına sinanı koymuşlar..
naparsam yapayı ev toplanmıyo, bitmiyo..heryerden hala bişiyler çıkıyo..cok yoruldum. sırtım koptu, elim ayağım şiş oldu valla.
gideyim şurdan artık allahım hayırlısıylan yarabbim ..
hemen yazcam aşkım,

14.12.2006 - saat 11.19

2gündür orda bitanem.. sabah olduğun yerlerin resimlerini buldum, ulaştırma eğitim merkezinin.. binlerce kişilik alanların, yemek yeme yerlerinin, koğuşların.. hatıra fotoğrafı diye koymuş çocuğum teki, seni bulmuş kadar sevindim..suratına odaklanmadan şimdi bakıyorum çocuğun fotoğraflarına, kaydettim hepsini. bide adresinizi telefon numaralarını aldım, mektup atıcam..bugün arayabilirsen aradığında sorup sana.. telefonlarıysa kimse açmıyor..
sabaha kadar tüm gece ve sabahtan beri şimdi okadar piiman oldumki kalkıp evime gelmediğime, saat 7 gibi kalkarım derken hande geldi, neco geldi hiçbiri bırakmadı..bu halde eve gitme diye ısrar ettiler, osman arıycak dedim durdum..özdemir arayamaz öyle her gece zor dedi, arasada cepten arar dedi.. bende cepten arıycağını biliyordum da o kalabalıkta sesini tam duyamıycam diye korkuyodum, nitekim aynen öyle oldu. şimdi tekrar edip duruyorum içimden telefonda dediklerini, sesini açıyorum biraz da hatıramın. dünyalar güzeli biricik aşkım, ev hala dağınık.. koordine olamıyorum, telefonu kapattırmam lazım bugün sonra hayatlarına hiç girmemişim gibi yaptığım insanlara sırf hürmet gereği gidip hoşçakalın demem lazım, önce ntv de bahadır bey, zeynep hanım, barbaros bey..ve hatta erman beyler.. derken bahçeşehir e gidip kayanın dvd sini vermem lazım, hande de söylemiş taşındığımı..o da kesin uğrasın bana demiş. e bide sistemsensin var, o gün murat abiye gelcem gitmeden demiştim, herneyse gözüken o ki sadece ntv ye vakit kalcak. telefonu bile belki yarın sabaha bırakcam..
dünkü hurdacı muamelesinden sonra gittiğim heryerde herşeyi mahvettim..o çantacıya girdim sana cüzdan aldığımız, devrildi çantalar, yan dükkanda baktığım boncuk kolyeler düğüm oldu elimde, .. koştum akdenize oturdum..sana yazdım. rahatladım.. geçircem şimdi deftreden buraya yazdıklarımı;


...................

kulaklıkları dooru dürüst kulaama bile takamıyorum. elimi neye atıyosam mahvoluyo sabahtan beri. güneş tutulması günü geçen hurdacı geçiyor gene aynı sokaktan. o gün oturduğum taburede oturuyorum. sen olmadan. diğer hurdacılar geçiyor aklımdan. buarada 2 tane daha hurdacı geçiyor sokaktan. bu şehirden ne çok hurdacı geçiyor. bi büyük bira içiyorum tek elimle. sabahın 5'ine kadar içtiğimiz büyük biralar geçiyor aklımdan. hani telefonlarımız yokken ki buluşma noktamızda. çoğukez buraya varmadan, metroda ya da caddede senin beni arkamdan gelip tutup havaya kaldırdığın, yolun orta yerinden yanan cadde-i kebir geçiyo hurdacıların ayağının altından...imroz bakıyor, aslanım bakıyor, demgah bakıyor bana.. bu soğukta akdenizde elimde büyük bira..senin aklından geçen bana.. eminim tam şuan aklından geçen ve hiç aklından çıkmayan bana. nevizade'de bi başına dut toplayan bana. birbir dilim sürçüyo. bir yakın bir uzak geçmişten dilim..dutları süre süre susturduğum dilim.. hatıranla lezzetlenen dilim. tanıdık tanımadık herkes uzakta olduğunu biliyor bana bakınca..paltomun yakası geniş, azcıkta yüzüme kapatınca..ağlamak öyle ulu orta yakışmıyo. durduğum yerde en sevdiğin şarkı başlıyor..ever.. taş kesene kadar tükenmek istiyorum.. sen bu satırları okuyana kadar..

ince dertmiş baktım eski kitaplardan..
alışmam lazımmış,
zormuş böylesi yalnızlık...peh!!
bana anlatırlarmış külah külah sanırdım
şimdi hiç yalnız kalmamış gibiyim daha önce..
hiç bilmediğim yerlere seni serpmeye gidiyorum, kızılaya, sakaryaya, tunalıya, atom enerjisine, evime, evlerine..oturupta bi yuvarlak masaya, kendime kapanıp seni düşünmeye gidiyorum; tanıdık olmayan daha az acıklı diye..
benim hiçbir dakikam senin nasıl olduğunu bilmeden geçmediki osman, neyi nasıl yaptığını..nerde nasıl durduğunu ne zaman anlatcan anlatabilcen kim b i l i r ban a..bitanem..çabuk gel.
kıvrımlarına bakmak nekadar uzun sürüyo bi bilsen..cep telefonumda devamlı yüzüne bakıyorum, burnundan aşşalara sarkıyorum bitiyo dudakların çenen tekrar gözlerinde buluyorum kendimi..gözlerinin kenarları -
içeri geçtim - 2 saattin sonunda dondum, ah burdaki serkan, ah uzun saçlı patlak gözlü adam, ah billy idol ah nezaman ölecek bu insanlar? iöeri giren ve dışardan geçen birini sen sandım, biraz da burda fantezi yapayım..aklımda zaten bol.

...................

canısı babam aradı geliyomuş 4 saate, benim gidip interneti kapatmam lazım, ankaraya kadar yazamıycam bidaha, dün bitanem o gitarı almadım, gittigidiyordakileri ve diğer sitedekileri görünce, sana seçtirtip ilk görüşmemizde öyle alıcam, hem de ilk maaş hediyesi olcak..davuluysa ankaradan alabiliyomuşuz, kızılayda tenedosun karşısındaymış hızlı sistem, onuda ordan alıcam, daha iyi software li bişiy bence bulamayız bu fiyata diğer davullara bakıyorum bundan sonra en ucuzu 250 dolar.. neyse aşkım bunları okuyamıyacağını bilerek yazıyorum - okuduğun zaten bunların herbirini öğrenmiş olucaksın..böyle bi tuhaf motivasyonla yazıyorum - konuşmak gibi senle - senle vakit geçirmek gibi - seni canımdan çok seviyorum..

Wednesday, December 13, 2006

13.12.2006 - saat 12.24

bitanem, çıkıyorum evden.. gözlerim durmuyo. gelip gidip tşörtünü kokluyorum. durup durup ağlıyorum, saat çabuk geçiyormu orda? burda daha 12.
under the thumb over the moon dinliyorum..
evimize bakıyorum, herşey çok güzel aslında, ya da bizim için. masal gibi..varlığın yokluğun..
seni çok seviyorum.

13.12.2006 - saat 10.48

bitanem, seni çok özledim.. günün sonunda başında hangi şarkıyı dinliycem, güneş var burda. busabah 5 de kalktınmı? dün gece rahat yattınmı? o kıyafetler nasıl? komutan nasıl dedim dün gece aradığında :'malın teki' dedin..

bitanem yazarken demin sabahki adam ve hurdacı arkadaşı geldi, 2 'mal' da burdan yak!! topladılar herşeyi parada vermeyiz biz seni kurtarmaya geldik dediler gittiler.. sokağa fırlayıp artık olmazki bu kadar da kimkime bedavaya ne verir filan diyince ben, gel akşamüstü dükkana 30 milyon verriz dediler..
pembe dolap, çalışma masası, çamasır makinesi, manto askılığı toplam 30 milyona gitti.. diğerlerini de alıyolardı dolap ve kütüphaneyi - vermedim.. biz almazsak sen bunları anca çöpe atardın dedi adam.. halbuki sabah cihangir bu adam hakkında o para pul vermez ben sana başkasını getiririm öğleden sonra demişti..
osman, burda olsan keşke.. bi anda yok oldun bitanem, herşey yok oldu..

13.12.2006 - saat 10.40

2.el eşyacı adam geldi, 8.45 de. uzun uzun baktı yaşadığımız yere..sigaralarının yapışık külünü o gelecek diye sildiğim masaya, giysi dolabına, başucu kitaplığına, blogları süsleyen pembe buzdolabımıza, çamaşır makinesine...sonra 'bunların hiçbir değeri yok abla' dedi.


mutfağı boşalttım arkasından, en büyük koliye.. yarım kalan biber turşuları var, son dakika yaparım diye sakladığım en sevdiğin 2 minyatür soğan var.. pirinç, ben yerim diye aldığımız yemediğim makarna var..bitiremediğin ekmeğin köşesi..
sevdiğin plastik bira bardaklarını aldım, gerisine çokta dokunmadım.

We're not the world
We don't belong
We're boy meets girl
Boy writes stupid song
The words are dumb and so's the tune
Under the thumb
Over the moon

And if this sentimental silly love song makes you choke
You can block your ears up and stick your fingers down your throat
Because I don't care it's a beautiful morning
And if the sun shines sometimes...well...

Tuesday, December 12, 2006

telefonum, sen, ben ve zaman sayacı

12.12.2006 - saat 19.44

benim bitanecik canyoldaşım - arkadaşım, herşeyim..sensiz vakit geçmiyor osman, ne yaptığını nasıl olduğunu bilmeden içim rahat etmiyor, bi desen rahatım diye..bi fırsat buldursalar da arasan aşkım..
bulaşıkları yıkadım şimdi yediğimiz yemekler aktı gitti..dudaklarının deydiği çatalları seve seve yıkadım..
çay içtiğin bardağın dibini.. ah dedim bitanem gelirde benim için elini daldırırdı pislikle tıkanmış lavobaya, benim ellerim girmesin diye o bulanık suya..
koca plastik tabaklar sonra makarnaları doldurduğumuz, yanyana pufta..pudranın rahat vermediği pufta..benim yarısında uyuduğum filmleri izlerken yediğimiz..özledikçe telefonuma bakıyorum, saat geçtikçe telefonuma bakıyorum, saat geçmedikçe, bi ses duyar gibi oldukça, canım iyice sıkıldığında açıp ajandayı telefonuma bakıyorum..
bitanem hadi kavuşalım.bu çok zor oldu böyle

12.12.2006 - saat 18.21

herkes için zaman geçiyor, benim için geçmiyor..
gün bitti diyodur kimileri dışarda, gün bu saate gelene kadar aklımdan geçirmediğim - saate bakmadığım olmuyor, telefonuma resmimizi koydum..telefon osman oldu şimdi, bide tşört var, sonra diş fırçası, cüzdanı...
ararım ben seni gene dedi 1-2 saate arar sandım teslim olmadan, sonra ararım demek istemiş.. aramadı. 5 e kadar ha şimdi ha sonra bekledim. en az 1saat 15 dakikadır içeride.
'bu zamanlara gülcez' demişti dün, bide 'humusu ağzına al bak keyfine'
ölmüş gibiyim, ölecek ya da . karnım acıkmıyor, boşboş hareket ediyorum. evi temizledim - gitmeden hazırettiği 3 koliyide doldurdum..2.el eşyaları alacak adamı aradım. az önce yemek yedim, dünden kalan italyan salata, humus, krem peynir, fatma teyzenin verdiği ahududu reçeli ve 3 dilim ekmek. bulaşık yıkarım şimdi..vakit olursa önderin çevirmem gereken ödevine bakarım.. saat 9 gibi başlayacak diziler silsilesinde gözlerimi yorar uykuya dalarım..
belki bitanem arar gece, çıktılarmı komutanlar yanlarından..kulübeden arar.
orası nasıl ki ? herkes nasıl ? konuşmaya başladımı birileriyle - napıyorki şimdi ?
biricik aşkım, telefonun ajandasından aylara bakıp duruyorum..ocak olcak şubat mart nisan mayıs olcak da nasıl olcak osman bilmiyorum,
yardım etsin sana allah diye devamlı sesli sesli konuşuyorum, senle kendimle pudrayla öyle evde ..
seniçokseviyorumbitanem

12.12.2006 - saat 10.54

sızlanma sızlanma . lambaya puf de. of deme puf de. geçiverir zaman.
demiş mektubunun sonunda kamil.

Monday, December 11, 2006

12.12.2006 - saat 09.51

december başladı işte..sol alt tarafta..
sabah oldu dün gece
bi şekilde zor yada kolay
gece olcak ..
dün gece nasıl bittiyse 5 ay da öyle bitecek..misalse uyku - deliksiz olmayacak, yerimiz rahat olmayacak ama bitecek.
bir uyancaz bir dalcaz, ağlıycaz bazen..sonra dua etcez, utancaz ağlamaktan korkcaz yeni büyük kötülüklerden ..susmuşken bi bakcaz sabah olcak..

bitanem ara diye bekliyorum, vardın mı..gün aydı mı sana, ne haldesin, telaştan sıkıntıdan...yanında değilim.. bitanemi kapılara kadar geçiremedim.. gelseydim keşke, elinden tuta tuta aşkımı...izmirlerde gezseydim. orda parklarda, yeşillerde için bak tam burda ferah olsun deseydim..Ohhh ne de güzelmiş buralar deseydim..
canım aşkım heryerim ağrıyo bi bilsen, nasıl ki insan vücudu da mutsuz oluyor bi bilsen,
'ben'lerim acıyo, sol üst kenarındaki yüzümün.. bide çenem sanki düşecek gibi ağrıyo hele dokununca iyiden iyiye yanıyo..
bacaklarımıysa sorma gitsin..
mutsuz oluyo kollarım - mutfağa gidip gidip lavabonun önünde bulaşık yıkayan sana sarılıyo, yuvarlağından havaya, boş.
dönüyo etrafında vücudum, dolandığın yerlere basıyo, durduğun kenarlara bakıyo..
sen kokuyoken sonra bıraktığın tsörtün sabah oldu diye artık ben kokuyo.. evire çevire sarıldığım kırmızı kokun..
aradınmı - duymadım mı..
indinde yollardasın şimdi, yani işallah. nilüferi aramadım, kazaları sordurmadım..
allah seni koruyacak bildiğimden - allah bizi birbirimize bağışlayacak - bizim için herşeyi kolay kılacak..
...
şimdi yerli yersiz sesi duyuldu televizyondan lerzan kirazın.. ben burda bunu yazarken- o en inandığım yıldız üstadı, hani burçları karakterlerine göre kutucuklara koymakla yetinmeyen , yıldızların karakterlerini bilipte ona göre koca bi senenin haritasını çıkarabilen ve aklımda hep kirazdan küpelerle hayali beliren kadın..herneyse başladı teker teker her burcun 2007 kısa özetini vermeye, gayet karamsar cümleler içinde yengeçe geldiğinde sıra yengeçler gayet rahat dedi.. herşey kolayca halloluyo hayatlarında dedi..işte şu ve bu yıldızlar etkiliyor, şu yörüngede kalıyor ve bitakım yenilikler suprizler oluyo hayatında onundışında çok rahat dedi..
2-3burç sonra oğlaka geldi, e oğlakta aynı yengeçler gibi dedi.. bi şaşırdım onca burç içinde kadın başka hiçbir burcu ikilemedi dilinde, teker teker anlattı - oğlak içinse onun haritası yengeçlerinkinin aynısı çok rahat ve kolaylıkla geçecek seneleri dedi.. oğlak burcunu fazladan övgülere boğarken sadece şöyle açıklamar ekledi; '..oğlak burcunu satürn yönetir, yani oğlak burcu zamanın ve mekanın efendisidir, bu dünyada en başarılı burç oğlak burcudur, heryerde herzaman o başarılı olur ve kestirmeden başarıya gitmenin yollarını bulur.. bu sene de kestirmeden ulaşacak istediklerine, ona bu sene özellikle bakarak çok şey öğrenebiliriz...'
neyse bitanem..
aramadın,
bende sensizlik mahpusundayım işte, ayak parmaklarımın halini düşün çıkmayan bir çorap içinde - öyleyim - daha beterim.. daha beter olcam ..sesini duyamadıkça - duymak isteyip duyamadıkça - sana sarılmak isteyip sarılamadıkça.. günler geçmek bilmedikçe... seni düşünüp düşünüp yanımda bulamadıkça, derdine ortak olamadıkça..derdime ortak edemedikçe
çorap üstüne çorap üstüne çorap üstüne kabasaba botlar içinde tere batmış 5 küçücük ayakparmağı olacağım bu beş ay - uyuş uyuş
varla yok..
seni bir dakika aklımdan çıkaramam..canım aşkım

12.12.2006 - saat 01.33

biliyoduk ya bilmiyomuyduk böyle olacağını..son hele 2 saat kala sıklaşacağını atağın.. hele yarım saat - hele 15 dakika.. binipte otobüse camdan bakacağını.. camdan bakıpta öyle - gözlerin.. bişey demeye yetmeyeceğini.. benimsana doymadığım doyamayacağımı..bilmiyomuyduk..arkandan devrileceğimi, bağıraçağıra yollara..kapanıp bomboş odalara...gelipte bıraktığın bi yığın hatırana boşlukta bakacağımı..ayakkabılarım ayağımda, paltomu yeni çıkardım... eve geleli ben sen kavacıktan arayalı 15 dakika olacağını bilmiyomuydukki benim telefonu kapalı bulacağımı bile bile seni arayacağımı...o kadının sesine bile dokuna dokuna, evde istediğim gibi yalnız ağlayacağımı..ilk hatırandan son hatırana sen benim yaşadığım en güzel şeysin, sen bu dünyada bir insanın yaşayacağı en güzel şeysin...hep yanımda hep içimdesin, gittiğin yer nere diye meraklanma, canım benim telaşlanma bitaneciğim.. sağlığın sıhatin yerinde diye ben hep güleyim - özlesem yeter, bilmiyomuyuz özlerken biter... dedi 5 ay az buz değil yarı yıl - yarı yıl olsun çöpe atmıyoruzki - ben sana sen bana gönülden koşuyoruz... büyütüyoruz - serpiyoruz heryana.. baktığım heryan, serildiğim herkağıt gözümün önü kafamın arkası elimin altı sen...
bilmiyomusun biricik aşkım deliririm sana bişey olsa - yok illaki yaşayamam, sensiz bu hayatta..
şimdi ağlamak ağlamakla gelmesin devamında - yüzümü yıkıyım..yatıyım senin yanına, kırmızı ter kokuna..

Sunday, December 10, 2006

all my little words

You are a splendid butterfly
It is your wings that make you beautiful
And I could make you fly away
But I could never make you stay
You said you were in love with me
Both of us know that that's impossible
And I could make you rue the day
But I could never make you stay

Not for all the tea in China
Not if I could sing like a bird
Not for all North Carolina
Not for all my little words
Not if I could write for you
The sweetest song you ever heard
It doesn't matter what I'll do
Not for all my little words

Now that you've made me want to die
You tell me that you're unboyfriendable
And I could make you pay in pain
But I could never make you stay

10.12.2006 - evimizde son ve sen gece

davulun azbuçuk azbuçuk orgun sesi.. gözümün küs kenarıyla şimdi yarın burda olmayacak sen.. gelsen gitsek buralardan..
ben yokken oku diye - okurken sevdiğinden